Şizofreni, genç yaşlarda başlayan kronik gidişli bir bozukluktur. Temel olarak duygu, düşünce ve davranış alanlarında bozukluklar görülür. Sonuçta gerçeklik duygusu kaybolur, kişiler arası ilişkiler bozular ve kişi iç dünyasında kendine özgü bir yaşam biçimi geliştirir.
Şizofreninin lıyaygınlığı (prevalansı) yüzde bir olarak bilinir. Nokta yaygınlığı (prevelansı) ise binde 0.6- 7.1 arasındadır. Şizofreni kronikleşme eğilimi gösteren bir hastalıktır. Bu nedenle sıkılığı (insidans hızı) prevelans hızından düşüktür ve yaklaşık yılda on binde bir olarak öngörülmektedir.
Şizofreni her toplumda ve her türlü sosyoekonomik ortamda görülebilir. Ancak sıklığı, görünümü, gidişi ve sonlanımında kültürel farklılıklar, yaş ve cinsiyetin etkisi olduğu bilinmektedir. Örneğin; sosyoekonomik yönden düşüklük ya da düzensizlik gösteren kesimlerde daha sık görülmektedir.
Görülme sıklığı yönünden kadın ile erkek arasında bir fark yoktur. Hastalık 15- 45 yaşları arasında başlar. Daha ileri yaşlarda başlayan şizofreni olgularına da rastlanmıştır. İleri yaşlarda başlayan şizofreni olguları daha çok kadın, iyi bir meslek sahibi ya da birden çok evlilik geçirmişse görülmektedir.
Şizofreni multifaktöryel bir hastalıktır. Etyolojisindeki görüşlerde organik ve psikososyal faktörler olarak iki ana grupta toplanmıştır.
Genetik: Şizofreni de kalıtımın rolü olduğu kanıtlanmıştır. Aile çalışmalarında yakın akrabalar arasında görülme sıklığı daha fazla olmaktadır. Akrabalık ilişkisi azaldığında görülme sıklığında da azalma gözlenmiştir. Genetik en önemli organik faktör olarak tanımlanmıştır. Bunun dışında;
Psikoanalitik teoriye göre şizofreni de asıl sorun cinsellik ve agresyon gibi durumları baskılayan gerçeklik durumunu baskılamak görevini üstlenen egoda yaşanan problemlerdir.